Page 169 - Üçüncü Öğretmen
P. 169
Denis Diderot (1713-1784) ile yine kendisi gibi Fransız olan, eğitim
alanında çığır açmış felsefeci Jean-Jacques Rousseau gibi filozof ve
entelektüellerin geleneksel kurum ve varsayımları sorguladıkları, akıl
ve rasyonalizmin hâkim olduğu devir, sonraları Aydınlanma Çağı olarak
adlandırıldı. Diderot’nun özgün bir düşünür olduğunu ortaya koyan
eserlerinden biri, kişinin fikir geliştirmek için duyularına bağımlı olduğunu
*
savunduğu Körler Üzerine Mektup’tu. Diderot bu denemesinde, körlerin
durumunu incelemiş ve sağlam olan diğer duyularını, özellikle de
dokunma duyusunu kullanarak eğitim alabileceklerini ileri sürmüştü.
Diderot’nun Aydınlanma yanlısı fikirleri çağdaşlarına göre daha ilericiydi;
nitekim Körler Üzerine Mektup denemesi üç ay hapis yatmasına mal
olmuştu. O dönemden iki buçuk yüzyıl sonra, günümüzde, akıl gücümüzü
duyularımız aracılığıyla geliştirdiğimiz inancının, savunucularını hapse
düşürmesi artık çok uzak bir ihtimal olsa da; bu görüş, çoğu eğitim
ortamında halen radikal bir fikir olarak kabul görüyor. Okul öncesi
dönemdeki çocukların dünyayı keşfetmeleri için bedenlerini, ellerini,
kulaklarını ve hatta bazen dillerini bile kullanmalarına izin verilirken;
ilkokul çağına gelen çoğu çocuğun okul günlerini geçirmeye mahkûm
edildikleri, duyusal eğitimleri için pek de kafa yorulmayan, ya yavan ya da
kaotik ortamlar şöyle: betondan okul bahçeleri, iki yanı kilitli dolaplarla
sıralı koridorlar, florasan lambalı sınıflar ve çocukların patates kızartmasını
yemekten çok sağa sola fırlattığı, her kafadan bir sesin çıktığı kafeteryalar.
Hal böyleyken, okulların aşırı uyarılma nedeniyle huzursuz ve yeterince
duyarlılık kazanamamış öğrenciler yetiştirmesine de şaşırmamalı.
Bu bölüme katkıda bulunanlar, duyuların akla, özellikle de gelişen akla
açılan kapı olduğu görüşünü savunuyorlar. Okullarda çalışan aşçılar,
ebeveynler, eğitmenler ve tasarımcılar mutfaktan okul bahçesine, toplantı
salonundan kütüphaneye her alanda yemek, ışık, renk ve materyallerin
öğrenim ortamına entegre edilmesi ve öğrencilerde içgüdüsel bir düzeyde
yankı uyandıracak eğitici zamanlar yaratılabilmesi için sayısız fırsat
olduğunu gösteriyorlar. Okullarımızı Diderot’nun bulunduğumuz çevrenin
duyularımızı şekillendirdiğine dair 260 yıllık içgörüsünü yansıtacak şekilde
inşa etmenin şimdi tam zamanı.
* Diderot, Körler Üzerine Mektup, çev. Adnan Cemgil, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2012.