Page 116 - Üçüncü Öğretmen
P. 116
BAĞLAM
AMERİKAN DEVLET EĞİTİM
SİSTEMİNİN KISA TARİHÇESİ
OKULLARIN, BİR ULUSUN KALKINMASINDA OYNADIĞI
HAYATİ ROLE TARİHSEL BİR BAKIŞ
ABD’nin kurucuları, her mahallenin 16. parselini okul inşaatına kaynak
sağlamak için ayırdıklarında, ellerinde bu okullara dair bir öğretim
programı, vizyon veya net şekilde belirlenmiş bir öğrenci modeli yoktu.
Eğitim sistemlerinin temel ilkeleri tarım ağırlıklı bir çevrenin etkisinde olan
Cumhuriyetin ilk yıllarına dayansa da, ulusal eğitim sisteminin gelişmesindeki
en büyük etken kentsel ve endüstriyel kalkınma oldu.
20. yüzyılın başlarında Dwight H. Perkins gibi Levitt, bu durumu kısa ve öz bir biçimde şöyle
mimarlar, devlet okullarını yoğun kentsel dokuyla açıklıyordu: “Evler tamamlandığında, okulun
bağlantılı birer mahalli merkez olarak tasarlayan da tamamlanmış olması gerekir. Okul, ev
mimari akımı başlattılar. Bir sosyal reform aracı için su şebekesi kadar önemlidir.” Sosyolog
olarak okul fikri yeni değil. Bu tür okulların Herbert Gans, Lewittown sakinleri arasındaki
işleyişi, yani seri üretime benzer bir biçimde, en büyük fikir ayrılığının eğitim politikalarından
asgari düzeyde eğitim almış bir halk yaratma ve ileri geldiğini saptadı. Gerçekten de savaş
Amerikan kültürüne dair ufak anıtlar inşa etme sonrası Amerikası’nda mahalli birimlerin kritik
fikrinin kökeni 20. yüzyılın kentsel ideallerine unsurlarından biri de okullar, özellikle de okullara
dayanıyor. Ancak yine aynı dönemde John Dewey olan uzaklıklarıydı. Kentsel çeşitlilik var olduğu
gibi öncü eğitimciler, çocukların, içi Amerikan müddetçe, bu çeşitliliğin ortak paydası daima
değerleriyle doldurulacak boş kaplar veya sanayi okullar oldu. Uyarlamada kullanılan kaynak: Schools
üretiminde kullanılacak üretken aletler olarak for Cities: Urban Strategies [Şehirler İçin Okullar: Kentsel
değil, öğrenen birer varlık olarak değerlendirilmesi Stratejiler] Geniş bilgi için: www.nea.gov
gerektiğine odaklandılar. Yaşadığımız çevrenin
kalabalık şehirlerden geniş kentsel bölgelere
doğru sürekli değişimi, demokratik yaşam için
hayati bir önem taşıyan bu kurumları yeniden inşa
etmemizi ve onlardan tam olarak faydalanmamızı
gerektiriyor.
Geniş ve boş arazilerin bolluğu, şehirdeki
okulların daha “kampüsvari” bir biçim almalarına
olanak sağladı. Kent merkezine otoyol ve
demiryoluyla bağlanan banliyöler, bu aile odaklı
kültürden çıkan gençleri bünyesine katacak
okullar olmadan mümkün olamazdı. İkinci Dünya
Savaşı’nın ardından, ABD’nin ilk seri üretim
banliyöleri olan Levittown’un planlamasındaki
en önemli unsur okullardı. Müteahhit William
114 | TOPLUMSAL BAĞLANTILAR